Bir çocuğun sergileyebileceği duyguların aralığı yaşamın ilk birkaç yılı içerisinde artar.
Doğumda bebekler, sürdürülen dikkat ve iğrenme ile gösterilen, kötü tatlara ve kokulara karşılık olarak ilgi belirtebilir. İnsan sesine karşılık olarak memnuniyet duygusunu yansıtan gülümseme 4 haftada ortaya çıkar.
Diş çıkarma oyuncağının kaldırılmasına karşılık olarak üzüntü ve öfte 4 ayda ilk kez ortaya çıkar.
Korku duygusunu yansıtan yüz ifadeleri 9 ayda belirmeye başlar.
Öfke, korku ve üzüntü klinik psikologlar için özel ilgisi olan üç duygudur. Öfke davranım bozukluğuyla ilgili esas duygudur.
Duygusal bozukluklar genellikle korku ve üzüntü ile karakterize edilirler.
Çocuklarda tehdit unsuru olan hayvanlar ve nesnelerden korkunun yaygınlığı yaklaşık 3 yılda olur.
Tüm yaştaki çocuklar üzüntüyü deneyimlerken, depresif biliş ve bedensel özelliklerin eşlik ettiği aşırı üzüntünün yaygınlığı ergenlerde hızlar artar. Kaygı ve depresyon 12 ve 16. bölümlerde tartışılacaktır.
Öfke patlaması(öfke nöbeti) sıklığı 2 yılda zirveye ulaşır. İlgi ve dikkati ortaya çıkarmak için kullanılan öfke ve fiziksel saldırganlık patlamaları 2 ile 7 yılları arasında azalırlar. Aynı zamanda, amacı ilgiyi ortaya çıkarmaktan ziyade misilleme yapmak olan hem sözel hem de fiziksel saldırganlıkta bir artış olur. Bu yüzden okula giden bir çocuk misilleme öfkesiyle (korku tarafından engellenmedikçe) akranlarından veya ebeveynlerinden gelen öfke tehditlerine tipik bir şekilde karşılık verirken, okul öncesi yaştaki bir çocuğun böyle yapması pek muhtemel değildir.
Saldırganlık karşısında misilleme için bu gelişim eğilimi saldırgan davranış ve davranım problemlerini sürdüren zorlayıcı etkileşim kalıplarının gelişimine sebep olabilir.
Yaklaşık 9 yaşındayken çocuklar, kasti ve kazara kışkırtmayı ayırır ve kasıtlı saldırganlıkta ün yapan zorba akranlarına saldırgan yönelimde bulunurlar.
Davranım sorunları ve saldırganlık 10.bölümde tartışılacaktır.
Fiziksel ve bilişsel kabiliyetler, bir çocuğun her gelişme aşamasında deneyimleyebileceği duyguların aralığında sınırlamalar koyarken, ebeveynlerin duygularının etiketlenmesi, modellemesi ve pekiştirilmesi duyguların ifadelerinin öğrenildiği esas psikososyal süreçlerdir Yaşamın ilk yılının sonuna doğru, anneler sosyal olarak olumlu duygusal görüntülere cevap vermeye meyillidir ve bu yüzden olumsuz duygusal görüntüleri ayırırken bunları pekiştirirler. Bu muhtemelen bir dereceye kadar bebeklerin olumsuz duygu ifadelerinin ilk yıldan sonra azaldığı ve olumlu duygu ifadelerinin arttığı gerçeğini açıklamaktadır. Yaklaşık ilk yılın sonunda, belirsiz sosyal durumlarda bebekler, o durum için uygun duygunun ne olduğunu görmek için annelerinin yüzlerini aktif bir şekilde incelerler.
Modelleme yoluyla bu duyguları öğrenme süreci sosyal referanslama olarak adlandırılır. İkinci yıldan okul girişine kadar yeni yeni yürümeye başlayan çocukların diğerlerinin gösterdikleri duyguları taklit etme eğilimleri vardır. Bu yüzden bir çocuk ağlarsa, arkadaşıda ağlar. Kıskanma, utanma, empati gibi daha karışık duygular çocuğun dünyanın diğer insanların bakış açısından nasıl göründüğünü hayal edebilmesi için bilişsel gelişimin yeterli bir şekilde gelişmiş olmasını gerektirir. Ebeveynler, çocuklarına etiketleme yoluyla bu duyguları geliştirme ve tanımlaması konusunda yardım ederler.
Örneğin; bir ebeveyn " şu küçük oğlan üzgün "’ "‘ O şekerini düşürdü " diyebilir.
Klinik pratik için çıkarımları olan, alanın en önemli literatür değerlendirmesine dayanan birkaç önemli duygusal gelişim özelliklerinden daha fazla bahsetmek gerekir.
Yaklaşık 3 yılda çocuklar hayali oyunda duyguları adlandırırlar.
Ayrıca, okul öncesi yıllarında duyguları düzenlemeye başlarlar. Örneğin; üzgün bir çocuk televizyonda bir çizgi film izleyerek kafasını dağıtabilir.
Çocukluğun ortasında, çocuklar durumları değiştirerek duyguları düzenlemekle kalmaz birde düşüncelerini değiştirerek duyguları düzenlerler. Bu yüzden daha büyük çocuklar yaklaşan doğum günü partisini düşünerek üzüntüsüyle baş edebilir. 6. Yılında çocuklar hangi duygu görüntülerinin toplum tarafından kabul edilebilir olduğunu öğrenmişlerdir ve toplum tarafından kabul edilmeyen duyguları gizleyebilirler.
Örneğin; erkek çocukları incindiklerinde üzüntülerini gizlemeyi öğrenirler.
Okul öncesi yaştaki çocukların karışık duyguları veya ikirciklilikleri deneyimlerken, duygusal ikircikliliğin iç yüzü çocukluğun ortasında ortaya çıkmaz.
Orta çocukluk boyunca ve ergenliğe kadar, eylemlerin aileler tarafından onaylanmasına ya da onaylanmamasına neden olabilir ve diğer önemli ilişki biçimleri davranım standartlarının içselleştirmesine sebep olur.
Bu, standartları içselleştirme süreci gurur, utanç ve suçluluk gibi karmaşık duyguların yaşanmasına izin verir.
Yayınlanması için gönderdiğiniz yazılar [Yazar]