Çocuklarımıza Duyguları Öğretmek ( II ) Örnek Davranışlar

Çocuklarımıza Duyguları Öğretmek ( II ) Örnek Davranışlar

Çocuklarımıza Duyguları Öğretmek ( II ) Örnek Davranışlar

Tülay Özer

Tülay Özer

(Lütfen öncelikle “Çocuklarımıza Duyguları Öğretmek (I)” makalesini okuyunuz)

Duyguları isimlendirebileceğimiz veya davranışların arkasında yatan duyguları anlayabileceğimiz çeşitli örnek durumlar:

Durum 1: 3 yaşındaki çocuğunuz odasında bir canavar olduğunu ve uyumak istemediğini söylüyor.

Genelde otomatik tepkiler nasıl olur?

“Odanda canavar falan yok”, “Korkacak birşey yok. Zaten canavar diye birşey yoktur”
Böyle söylediğimiz zaman çocuk anlaşılmadığını hisseder. Halbuki 3 yaşındaki çocuk odasında bir canavarın varolduğundan emindir. Zihinsel gelişimi şu an somut şeyleri algılamaya yeterli oduğu için odanın içinde gördüğü bir gölgeyi veya dışarıdaki dal parçasını bir canavar olarak algılamıştır.

Uygun yaklaşım:

Tüm bu otomatik tepkiler yerine korku duygularını kabul edip o şekilde davranabiliriz. Burada isimlendirebileceğimiz bir çok duygu olabilir. “Demek korkuyorsun”, “Kendini çok rahatsız hissettin”, “kendini güvende hisetmiyorsun öyle mi?”, “Bu çok normal biliyor musun? Senin yaşındaki bütün çocuklar gece korkabilir. Seni rahatlatmak için ne yapabilirim?” Bunun üzerine çocuğumuz ihtiyacı olan şeyi söyleyebilir, kabul edilmiş ve rahatlamış hisseder.

Durum 2: 4 yaşındaki kızınız yuvadan eve geldi ve dedi ki: “Anne ben Ayşe’yi hiç sevmiyorum”.

Genelde otomatik tepki ne olur?

“Yine ne oldu?”, “Neden? Ayşe çok tatlı bir kız”, “Hayır aslında sen Ayşe’yi seviyorsun da bugün birşey oldu galiba”, “Ayşe aslında şöyle iyi, böyle cici..”

Böyle şeyler söylediğimizde çocuğumuza karşı bütün iletişim kanallarını baştan kapatmış oluruz. Yine ne oldu? dediğimizde “aslında kesin sen suçlusundur” mesajını veririz. O sırada çocuğumuzun ihtiyacı olan şey Ayşe’nin aslında ne kadar tatlı ve cici olduğu değildir. Tüm ihtiyacı sadece sonuna kadar dinlenmek ve kabul edilmektir.

Uygun yaklaşım:

Tüm bu otomatik tepkiler yerine aynalama tekniği ile söylediği sözü ona geri tekrarlayabiliriz: “hmm.. demek Ayşe’yi sevmiyorsun?” bakalım arkasından ne gelecek? Bir kıskançlık mı yoksa bir kızgınlık duygusu mu? Meğer Ayşe’nin pembe etek giymiş olmasını ve öğretmenin onu çok beğenmesini kıskanmış olan kızınızın bu duygularının farkında olmasına ve uygun şekilde ifade edebilmesine yardımcı olabilirsiniz.

Durum 3: İlkokuldaki çocuğunuz eve geldi, çantasını duvara fırlattı ve dedi ki: “baba sınavdan 2 aldım, Mehmet 5 aldı, zaten öğretmen hep ona 5 veriyor”

Genelde otomatik tepkiler:

“Oğlum sen de bir sonraki sınavdan 5 alırsın”, “Zaten yeteri kadar çalışmamıştın”, “Mehmet çok çalışkan bir öğrenci, sen de çalış, sen de 5 al”, “olsun, gel ben sana bir dondurma alayım da neşelen biraz”...

Böyle davranarak olayın çocuğumuz üzerinde yarattığı duyguları es geçmiş oluruz. Bu tepkiler zaten üzgün olan çocuğunuzun üzüntüsünü ikiye katlar, bir sonraki sınavda ille de 5 alabilmek için üzerinde baskı oluşur, Mehmet’i daha da kıskanmasına ve bu kıskanmanın kızgınlığa dönüşmesine neden olur.

Uygun yaklaşım:

Bu durumda isimlendirebileceğiniz pek çok duygu vardır. “Demek 2 aldın, çok üzgün hissediyor olmalısın”, “Kendini başarısız mı hissettin yavrum?”, “(ironik değil ama, uygun bir yüz ifadesiyle) Biraz da Mehmet’i kıskanmış olabilir misin?”, “Hayal kırıklığına uğradığını görüyorum, oysa ben senin bu sınav için çok çabaladığını biliyorum” diyerek sonuca değil sürece odaklanıp, duygularını ifade etmesine yardımcı olabiliriz.

Durum 4: Çocuğunuz yuvadan eve geldi ve bütün oyuncaklarını etrafa fırlatmaya başladı. Hatta bir ikisini kırdı.

Genelde otomatik tepkiler:

“Ne yaptığını sanıyorsun böyle? oyuncaklarını kırma”, “Yine ne oldu yuvada?”, “Sana bir daha oyuncak yok”...

Uygun yaklaşım:

“hmm.. çok kızmış görünüyorsun”, “seni üzgün görüyorum, sebebini öğrenmemde bir sakınca var mı?”, “demek arkadaşına kızdın, şu an rahatlamak için ne yapabilirsin?”

Durum 5: (Çok daha minikler için bir örnek) Çocuğunuz düştü ve kafasını sehpaya çarptı, ağlıyor.

Genelde otomatik tepkiler:

"Koşarsan böyle olur işte”, “oğlum dikkat etsene” (bunlar suçluluk duygusuna neden olabilir) “tamam tamam birşey olmadı, acımadı, a bak kuş uçuyor” (duygusu yarım kalabilir)

Uygun yaklaşım:

“Evet çok acıdı”, “biraz ağlayıp rahatlayabilirsin, inşallah biraz sonra acısı geçer” Böyle yaklaşmak onun duygusunun yarım kalmamasına ve bununla başedebilmesine yardımcı olur.

Durum 6:İğneden korkan çocuğunuza “hiç acımayacak, bebek gibi ağlama” gibi bir yaklaşım da ona acı duygusunun anlaşılmadığı mesajını verebilir.

Bunun yerine “evet acıyacak ama bu acı uzun sürmez, senin bununla başedebileceğini düşünüyorum, ne dersin?” gibi bir yaklaşım hem kendisini iğne için hazırlaması için, hem de duygusunun anlaşılması için daha uygun olur.

Durum 7:5 yaşındaki büyük kızınız siz kardeşine yemek yedirirken “anne hep ona yediriyorsun, bana hiç yedirmiyorsun” diye küsüp bir köşeye gidip oturdu.

Genelde otomatik tepkiler:

“Kızım bebek gibi davranma”, “tabi ona yedireceğim, kendi nasıl yesin”, “artık abla oldun, hala mı kıskanıyorsun?”, “zaten sen kardeşini hiç çekemezsin”...

Uygun yaklaşım:

Öncelikle kardeşlerin birbirini kıskanmasının ne kadar doğal ve insani bir duygu olduğunu ve bu duyguların içinde çeşitli avantajlar barındırdığını kabul etmekte fayda vardır. “Yavrum biraz kıskanmış olabilir misin acaba? Olabilir, bu çok normal, kardeşler birbirini hep kıskanır. Ben şu an sana yemek yediremem ama bu güçlü duyguyla nasıl başa çıkabilirsin, sana bu konuda yardımcı olabilirim sanıyorum. Bu konuda bana ne önerebilirsin?” diyerek çocuğunuzun duygularını kabul etmiş ve tamamen iletişime açık bir yaklaşımda bulunabilirsiniz.

Özetlemek gerekirse, böyle davranarak neyi amaçlıyoruz:

1) Çocuklarımızda duygusal farkındalık oluşturmuş ve psikolojik olarak olgunlaşmalarını sağlamış oluruz.
2) Dolayısıyla empati duygusu kazanmalarını destekleriz. (empati yapabilmek kendi duygularının farkında olmadan mümkün değildir)
3) Kendilerini iyi ve kötü yanlarıyla kabul etmiş özgüven sahibi çocuklar yetiştirmiş oluruz.
4) Başkalarını anlayabilme ve onları da iyi ve kötü yanlarıyla kabul edebilme, böylelikle sağlıklı ilişkiler kurabilme becerilerini geliştirebiliriz.
5) Sizleri her zaman herşeyi söyleyebileceği, onu tüm yanlarıyla kabul edebileceğiniz ebeveynler olarak görmesine fırsat tanımış oluruz.
6) Problemler büyümeden halledilmesini sağlamış oluruz.


(Bu bölümü okumadan önce lütfen “Çocuklarımıza Duyguları Öğretmek I” adlı makaleyi okuyunuz)

 


Bihter Mutlu Gencer
Psikolog Özel Eğitim Uzmanı [Yazar]