Yuvaya gitmek artık bir lüks mü yoksa gereklilik mi? Anne babalar çocuklarını yuvaya verirken bu konu üzerinde titizlikle düşünmeliler. Eğer yuvanın bir gereklilik olduğuna inanmazlar, tedirginlik ve huzursuzluk içinde çocuklarını yuvaya götürürlerse, anne babanın hissettiklerini algılamak konusunda “uzmanlaşmış” olan çocuk bu tedirginliği hemen hisseder ve bu çocuğu ve alışma sürecini olumsuz etkiler.
Yuva seçimi ve alışma süreci iki önemli başlıktır. Seçim konusu ailelerin beklentilerine ve yaşam tarzlarına göre değişiklik gösterir. Kimi anne baba için çocuğun yabancı dil öğrenmesi en önemli kriterken, kimisi için yemek ve hijyen seçim sebebidir. Aslında bu yaş itibariyle (3-6 yaş) çocuğun kendisini mutlu ve güvende hissedebileceği, bol bol serbest oyun oynayabilmesi için yeterli serbest zaman saatleri olan, yeterli sanat etkinliği bulunan, çocuğu ille de bir kalıba sokmak yerine çocuğun kendi potansiyelini açığa çıkarabilmesi için gerekli ortamı sağlayabilen yuva seçilmelidir.
Alışma sürecinde ise anne babalar yuvanın tutumunu mutlaka baştan sorgulamalıdır. “Çocuğu bırakın gidin, ağlasa da alışır” diyen yuvayı baştan elemekte fayda vardır. Alışma süreci tamamen çocuğun kendi hızında devam etmesi gereken bir durumdur. Bazı çocuk için anneden ayrışma 2 gün sürer, bazı çocuk için bir kaç haftayı bulabilir. (Çocuğun yaşı büyüdükçe bu süre kısalır.) Anne, baba veya çocuğun alışık olduğu bir bakıcı çocukla birlikte yuvada beklemelidir. İlk günler 1-2 saat süreyle yuvada kalıp çocuk alıştıkça bu süre artmalıdır. Çocuğun ne kadar süre ayrılıp, diğer çocukların ortamına karışabildiği takip edilmelidir. Çocuğun anneyi görmeden geçirebildiği süre 1-2 saati bulunca anne çocuğa “hoşçakal” diyerek yuvadan kısa bir süreliğine ayrılmalı ve geri dönmelidir. Çocuk güven duygusunu yani “ben burada tamamen güvendeyim, annem yanımda olmasa da öğretmenim benim ihtiyaçlarımı karşılayabilir” duygusunu tam olarak hissedinceye kadar bu süreç bu şekilde devam etmelidir. Hoşçakal deme süresi çok kısa tutulmalıdır. Eğer çocuk zor ve uzun sürede alışacak gibi görünüyorsa anne baba pes etmemeli, alışana kadar orada beklemelidir. Geri adım atmak ve çocuğu okuldan almak çocuğun bir sonraki ayrılma sürecini (belki de ilkokula) olumsuz etkiler ve daha uzun sürmesine neden olabilir.
Son olarak; diyelim alışma süreci olması gerektiği gibi geçti ve çocuk alıştı. Bir ay gibi bir süre sonra “bütün oyuncaklar keşfedildikten sonra” çocuğun “ben gitmek istemiyorum” sözleri çok sık karşılaşılan bir durumdur. Bu süreçte de anne baba oldukça net bir duruş sergileyip, çocuğa kısa ve net bir şekilde okula gidileceğini söyleyebilirlerse, çocuğun alışma süreci tamamlanmış olur ve işte o zaman çocuk yuvaya gitmenin gerçek keyfine varmaya başlar. O zaman çocuk için arkadaşlar, öğretmenler ve etkinlikler önem kazanmaya başlar ve sosyalleşme gerçek anlamını bulmaya başlar. Alışma sürecinin birkaç haftadan fazla sürdüğü durumlarda bir uzmana danışmakta ve çocuğun ayrışma konusunda niye zorlandığı üzerinde çalışılmasında fayda vardır.
Psikolog Özel Eğitim Uzmanı [Yazar]