Dil ve Konuşma Problemleri

Dil ve Konuşma Problemleri

Dil ve Konuşma Problemleri

Tülay Özer

Tülay Özer

Afazi: Afazide dil terapisi performansın zayıf olduğu dil veya biliş moduna uyaranın bir zorluk hiyerarşisi içinde tanıtılması, beynin uyarılması ve öğrenilenin gerçek yaşama transfer edilmesi şeklinde gerçekleşir.Terapinin amacı bireyin edinip kaybettiği dili tedavi ve eğitimle tekrar yapılandırmaya ve düzenlemeye çalışmak, dili klinik bir oda içinde değil, yaşam içinde onarmak olmalıdır.Terapi sonunda iyileşme hastanın uyarana gösterdiği tepki davranışı değil, günlük yaşam içindeki spontan ve amaçlı sözel ifade kullanımı olmalıdır.

Disleksi: Disleksi dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren bir öğrenme bozukluğudur.İlkokula başlayan disleksili çocuklarda eğitim alabilecek   zihinsel gelişim henüz tamamlanmadıgı için okuyamazlar, yazamazlar ve matematiksel işlemleri kavramada zorluk çekerler. Ancak bu onların zeka düzeylerinde bir sorun  olduğunu göstermez.

Disleksililer zeka düzeyleri  düşük olmadığı gibi özel yeteneklere de sahip olabilirler. Buna önemli kanıt disleksili olduğu bilinen bilim adamları ve sanatçılardır: İzafiyet teorisini ortaya çıkaran büyük bilgin Albert Einstein, kalipso müziğinin kralı Harry Belafonte, büyük mimar, heykeltraş ve Mona Lisa’yı resim dünyasına armağan eden ressam Leonardo da Vinci, İrlandalı yazar Yeats, başta “Düşünen adam”olmak üzere pek çok önemli eserin sahibi heykeltraş Rodin, sinema oyuncusu Tom Crouse, şarkıcı ve sinema oyuncusu Cher disleksili ünlüler arasındadır.

Gecikmiş Konuşma:Çocuğun konuşması yaşından beklenenden çok geri ya da konuşma gelişimi açısından çok daha yavaşsa, o çocuğun konuşması gecikmiş konuşma olarak adlandırılır.

Zihinsel yetersizlik temel becerilerin gelişimini geciktirebilir, hatta engelleyebilir. Yarık damak, tavşan dudak gibi konuşma organlarında oluşan bir problem doğrudan dil ve konuşma gelişimini geciktirebilir.Fiziksel yetersizlik, işitme kaybı ve görme özrü gibi bazı duyusal kayıplar, erken dil ve bilişsel gelişim için önemli olan deneyimleri engelleyebilir, bu durumda da çocuk çevrenin ve duyuların zengin kaynağından ve sonuç olarak bilgiden yoksun kalabilir.

Gecikmiş Konuşma olan çocuklarda şu belirtilere rastlanır;

  • Kısıtlı sözcük dağarcıkları vardır. Ya hiç konuşmazlar ya da zor anlaşılan birkaç sözcük kullanabilirler.
  • Yutma, çiğneme, salya akıtma sorunları olabilir.
  • Düşünce ve isteklerini anlatmada zorlanabilirler.
  • Jest, mimik, işaret kullanmaya yönelebilirler.
  • Çevrelerindeki seslere, konuşmalara ilgisiz davranabilir, dinlemez görünebilirler.
  • Anlaşılmaz sesler çıkarabilirler.
  • Çevreleriyle ve girdikleri yeni ortamlarda uyum güçlükleri gözlenebilir.
  • Yalnız kalmayı tercih edebilirler.
  • İsteklerini, düşüncelerini dile getirirken hoş olmayan (vurma, çarpma, ağlama, bağırma gibi) tepkilerde bulunabilirler.
  • Dikkat süreleri kısa ve dağınık olabilir.
  • Kavramları geç ve uzun zamanda öğrenebilirler.
  • Kavramları geç ve uzun zamanda öğrenebilirler.
  • Bellekleri zayıf olabilir.
  • Öğrendikleri bilgileri transfer ödemeyebilirler.

Konuşma Engeli:Konuşmanın herhangi bir çevrede benimsenen sınırın dışına çıkarak yadırganacak düzeyde bir farklılık ya da sapma göstermesi durumunda, genelde bireyde bir tür konuşma sorunu olduğu kabul edilmektedir.

Konuşma sorunu olan bireyin konuşma davranışlarında şu özellikler göze çarpabilir:

a) İşitilemeyecek kadar aşırı alçak sesle konuşma.
b) Konuşmanın rahatlıkla anlaşılamaması.
c) Sesinin ya da konuşurken sergilediği görünümün karşıdakini rahatsız etmesi.
d) Belirli bir sesin beklenildiği gibi söylenememesi.
e) Konuşurken zorluk çekme.
f) Dilin vurgu, ezgi, ritim özelliklerine uygunluk göstermemesi, konuşmanın bunlardan yoksun olması, tekdüzelik.
g) Sözdizimi, dilbiçimi vb sapmaları.
h) Yaşına, cinsiyetine, fiziksel gelişimine uygun olmayan ses ve konuşma. Görülebileceği gibi, bu özet tanımlamadan bile dil ve konuşma sorunlarının ne denli karmaşık olduğu, bu konunun ayrı bir uzmanlık gerektirdiği açıktır.

Dil ve konuşma sorunları, nedenleri;

  • Anatomik nedenlere bağlı dil ve konuşma sorunları
  • Fizyolojik nedenlere bağlı dil ve konuşma sorunları
  • Nörolojik nedenlere bağlı dil ve konuşma sorunları
  • Biyokimyasal nedenlere bağlı dil ve konuşma sorunları
  • Psikolojik/psikiyatrik nedenlere bağlı dil ve konuşma sorunları
  • Psikolojik/psikiyatrik nedenlere bağlı dil ve konuşma sorunları
  • Gelişim sürecindeki aksaklıklara bağlı dil ve konuşma sorunları
  • Hiçbir nedene bağlanamayan dil ve konuşma sorunları
  • Karmaşık nedenlere bağlı dil ve konuşma sorunları
Bunun için her konuşma bozukluğu hakkında ayrı ayrı bilgi edinip sorunun çeşidine göre eğitim ve sağaltım yöntemleri uygulamak gerekir. Bu nedenle konuşma bozukluklarından artikülasyon bozukluğu, gecikmiş konuşma kekemelik ve diğer konuşma engelleri (yabancı dil ve bölgesel konuşma ayrılıkları, damak ve dudak yarıklığı, beyin engeli, afazi, dizartri ve disleksi) ile ilgili temel bilgilerin ve sağaltım etkinliklerin ele alınması uygun görülmektedir.

 Ses Bozukluğu

Ses bozuklukları her yaşta farklı sebeplerle görülebilir. Genelde kadın ve erkekte eşit oranda rastlanır; ancak, kadında veya erkekte sık görülen hastalıklar mevcuttur.Çeşitli gırtlak hastalıkları ses bozukluklarına neden olur. Ses kalitesi, hiç sesin çıkmamasından (afoni) hafif ses kısıklığına kadar değişkenlik gösterebilir. Bebek ağlarken sesinin çıkmaması, zayıf, kısık, cızırtılı veya boğuk ses çıkması ve ses kalitesinde bozulmanın yanında solunum sıkıntısı ile karşımıza çıkan farklı gırtlak hastalıkları mevcuttur.Şöyle sıralamak mümkündür;
  • Perde
%75 oranında ses telleri arasında yerleşir. Ses tellerinin ön kısmında yer alan ördek ayağına benzer perdesel yapılardır.Tüm doğumsal gırtlak gırtlak hastalıklarının % 5’ini oluşturur.Tedavisi, perdenin endoskopi altında cerrahi olarak çıkarılması ve yeniden oluşmasının önlenmesi için de ses tellerinin arasına bir film şeridinin birkaç hafta için yerleştirilmesidir.Ameliyat sonrası ses, ameliyat öncesine göre daha iyi olur; ancak, tamamen normal ses elde edilmesi beklenmemelidir.
  • Nodül
Nodüller ses telleri üzerindeki küçük şişliklerdir. Genellikle simetrik iki taraflı olurlar. Ses tellerinin ön 1/3’ü ile arka 2/3’ünün birleşim yerinde ve serbest kenarlarında yer alırlar.Profesyonel ses kullanıcılarında (ses sanatçısı, aktör, aktrist, öğretmen, politikacı vb.) sık görülürler. Bayanlarda erkeklere göre daha sık rastlanır.Ses kısıklığı, yorulma, çatallanma, boğukluk hissine neden olurlar. Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur.
  • Polip
Polip, gırtlağın herhangibir yerinde görülen, saplı veya geniş tabanlı kitledir. Erkeklerde kadınlara göre daha sık görülür. Sigara kullanımına veya sesin yanlış ve kötü kullanılmasına ve aşırı zorlanmasına bağlı olarak ortaya çıkar.Nodülden daha büyüktür. Ses kısıklığı, sesin çabuk yorulması, sesin çatallanması, konuştukça boyunda ve boğazda ağrı, yorulunca sesin çıkmaması, boğazda takılma duygusu oluşur. Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur. Tedavisi cerrahidir.
  • Kist
Kist, ses tellerinin serbest kenarında, içi sıvı dolu kitledir. Kist, çoğu kez nodüle benzer olarak, ses tellerinin ön 1/3’ü ile arka 2/3’ünün birleşim yerinde yer alır. Salgı bezlerinin boşalım yollarının tıkanması ile ortaya çıkar. Genellikle sesin kötü kullanımına bağlı olarak gelişirler.Ses kısıklığı, sesin çabuk yorulması, sesin çatallanması, konuştukça boyunda ve boğazda ağrı, yorulunca sesin çıkmaması, boğazda takılma duygusu oluşur. Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur.
  • Reinke Ödemi
Ses tellerinin üst yüzeylerinin içinin jelatinöz bir sıvı ile dolması sonucu gelişir. Ses telleri, aşırı şişmiş görünür; içi su dolu torbacık gibidir. Ses kalınlaşmıştır. Reinke ödemi 40 yaş üstü kadınlarda daha sık görülür.Hastanın sesi kısık, cızırtılı ve boğuktur; ses kalınlaşmıştır. Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur. Genellikle cerrahi tedavi uygulanır. Cerrahi tedavide, mikrolaringoskopi altında ses teline kesi yapılarak jelatinöz sıvı alınır ve ses teli normal hacme kavuşturulur.
  • Granülom
Ses tellerinin arka kısmında oluşan, solunum pasajına doğru sarkan bir kitledir. Erkeklerde ve genellikle orta yaşlarda daha sık görülür. Üç temel sebebi vardır: Mide asidinin yemek borusundan yukarı çıkması (reflü), yanlış ses kullanımı ve ameliyatta narkoz altındaki hastanın nefes almasını sağlamak için yerleştirilen entübasyon tüpü (entübasyon granülomu).Hastanın sesi kısık ve boğuktur; kişi, ses çıkarmak için çok güç harcamaktan şikayet eder. Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur.Öncelikle cerrahi dışı tedavi denenmelidir; reflü tedavisi ve ses terapisi ile granülom ortadan kaybolabilir. Bu yaklaşımla başarılı olunamazsa, cerrahi tedavi uygulanır.
  • Sulkus Vokalis
Sulkus, yarık veya oluk demektir. Bu problem, ses telleri boyunca, epitel doku üstünde bir yarık, oluk oluşmasına bağlı gelişen bir bozukluktur. Bu yarık nedeniyle, epitel derinleşerek vokal ligamente, bazen kas tabkasına kadar uzanır. Doğuştan olabilir yada sonradan oluşmuş olabilir. Sonradan oluşmasının sebebi, sesin kötü kullanılması olabileceği gibi, ses telindeki kistin patlayarak, epitelinin derin tabakalara yapışması ile de olabilir.Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur. Stroboskopide, ses telinde titreşim (mukozal dalga) görülemez ve ses telleri arasında açıklık dikkati çeker.
  • Papillom
Human papilloma virüsün yolaçtığı, gırtlakta görülen iyi huylu, ancak çocuğun hayatını tehlikeye sokabilecek bir iltihabi hastalıktır. Ciltteki siğillerle tamamen aynıdır. Karnabahar görünümlü tümöral yapılardır. Doğum sırasında, bebek annenin virüsle enfekte doğum kanalından geçerken, virüs bebeğe bulaşır.Gırtlakta sebep olduğu kitleler nedeniyle, çocuğun sesinin kısılmasına ve solunum sıkıntısına yolaçar. Çocuk ve erişkin olmak üzere iki farklı tipte görülür. Erişkin tipi, gırtlakta sınırlı yer tutar; tedaviye çok iyi cevap verir ve tamamen çıkarıldıysa, nüks etmez.Tedavisi, mikrolaringoskopi altında, CO2 lazer ile bu kitlelerin ortadan kaldırılmasıdır. Ancak, özellikle çocuk tipi, bu müdahaleye rağmen çok sık nüks eder ve aynı müdahalenin, bazen haftalar, bazen de birkaç ay arayla defalarca yapılması gerekebilir.
  • Ses Teli Felci
Ses teli felci, ses teli sinirinin çeşitli sebeplerle hasar görmesi ile, ses telinin zayıf çalışması veya hiç çalışamaması sonucu gelişen ses bozuklığudur. Felcin sık sebepleri arasında, guatr ameliyatı, göğüs kafesi ameliyatları, akciğer, yemek borusu ve tiroid bezi kanserleri ve viral üst solunum yolu enfeksiyonları sayılabilir.Guatr ameliyatında, ses teli siniri, tek taraflı veya çift taraflı hasra görebilir.
Tek taraflı olanda, ses telleri ses üretimi sırasında biraraya gelemez ve aralarında boşluk kalır; bu boşluk nedeniyle, hasta konuşurken bol hava kaçağı olur.
Çift taraflı ses teli felcinde, her iki ses teli orta hatta yakın durduğu ve yanlara açılamadığı için, efor ile nefes darlığı oluşur. Hasta, hafif bir yükü taşırken veya merdiven çıkarken tıkanır, solunum sıkıntısına girer.
  • Ses Teli Kanamaları
Ses tellerini besleyen damarlar, bazı kişilerde genişleyebilir veya damar yumağı oluşturabilir. Böyle damarlar, sesin zorlandığı durumlarda (bağırma, çığlık atma gibi) kolayca kanayabilirler. Kanama sonrası ses kısılır; ses çıkarmak fazla efor gerektirmeye başlar.Tanı, kulak burun boğaz muayenesi, fiberoptik endoskopi veya stroboskopi ile konur. Stroboskopide, ses teli veya tellerinde kırmız-mor renkli kanama odağı görülür; çoğu zaman tüm ses teli kanla dolar.
  • Fonksiyonel Ses Bozukluklar

Fonksiyonel ses bozuklukları, gırtlak ve ses telleri tamamen normal olmalarına rağmen, yanlış ve kötü kullanımlarına bağlı olarak ortaya çıkan ses bozukluklarıdır. Gergin ve boyun kaslarını kasarak konuşma bunlara bir örnektir. Fonksiyonel bozukluk, uzun süre devam ederse, yukarıda bahsi geçen  organik lezyonlara sebep olabilir. Fonksiyonel ses bozukluklarına bir diğer örnek, yalancı ses tellerinin kullanılmasıdır.

Fonksiyonel ses bozuklukları, sesini profesyonel olarak kullanan kişilerde çok sık görülür ve bu kişilerin ruhsal durumlarını ve meslek hayatlarını olumsuz yönde etkileyen bir sorundur. Kişi, ses kalitesinin bozulduğundan, sesini kullanınca çabuk yorulmaktan ve boynunda ağrıdan yakınır.

 Emel İlhan
Okul Öncesi Eğitmeni

 


Sizden Gelenler
Yayınlanması için gönderdiğiniz yazılar [Yazar]