40 aylık Ceyda zorlu bir akşamüstü geçirmektedir çünkü az önce anne ve babasının akşam dışarıda olacağını öğrenmiştir. Evde daha önceden tanıdığı ve sevdiği bir ablayla kalacak olmasına rağmen Ceyda anne babasının gezisini kişisel bir kırgınlık haline getirmiştir. Annesinin dışarı çıkacaklarını önceden bildirmesini bu ayrılığa hazırlanma fırsatı olarak kullanmak yerine, Ceyda bir tür saldırıya geçmekte ve annesini gitmemeye ikna etmeye çalışmaktadır. Her 20 dakikada bir “Gitmenizi istemiyorum.” diye iç çekmektedir. Duygularını kelimelere dökme becerisi ilginç şekilde yükselirken şu cümleler ağzından dökülmektedir: “Sizi çok özleyeceğim.”, “Neden beni bırakıp gidiyorsunuz?”, “Siz gidince çok üzüleceğim.”
Ceyda’nın annesi kızının yaşadıklarına hem üzülmekte hem de Ceyda’nın kendini ne kadar kötü hissettiğini ifade etme konusundaki muhteşem becerisi sonucu kendini suçlu hissederek kontrolünü kaybetmektedir. Üzüntü ve suçluluk duyguları arasında anne bazen, Ceyda’yı ablayla iyi vakit geçireceği konusunda neşeli şekilde teselli etmekte bazen de sızlanmayı bırakıp kendini toparlaması konusunda çıkışıp böyle devam ederse onu odasına göndermekle tehdit etmektedir. Ceyda’nın protestosu azalmadan devam eder. Hele bakıcı gelip anne babası çıkmak için hazırlandığında Ceyda’nın tepkileri iyiden iyiye artar. Ceyda annesine tutunur ve “Bırakma, gitme” diye çığlıklar atar. Ceyda’nın annesi aslında farkında olmadan kızının endişesini kontrol altına alma becerisini bozmuştur. Annenin sabırlı davranması ve Ceyda’nın sızlanmalarına son vermekten kaçınması çocuğa, duygularını ifade etme hakkının yanında duygularıyla annesine şantaj yapabilme hakkına da sahip olduğunu düşündürtmüştür.
Daha az sabırlı bir tavır Ceyda için çok daha faydalı olurdu. Anne Ceyda’ya, yaptığının adil olmadığını ve birlikte geçirdikleri vakti boşa harcadığını net şekilde söylemeliydi. Bu durum, çocuğun kendi kendini kontrol etmeyi öğrenebilmesi için annenin muhabbeti kesip geri çekilmesini ve mesafe koymasını gerektirir.
Böyle bir durumda da kötü davrandığı için Ceyda kendini suçlu hissetmez mi diye sorabilirsiniz. Eğer öyle hissediyorsa, Ceyda’nın suçlu hissedebilme becerisi duygusal gelişiminin iyi olduğunu gösterir. Büyüdükçe sağlıklı gelişen çocukların (yetişkinler gibi) yanlış bir şey yaptıklarında pişmanlık duyması gerekir. Suçluluk, zarar verici bir davranışın sonucunda hissediliyorsa faydalı bir duygudur. Suçluluk, eğer çocuk bu duyguyu baskın şekilde her durumda hissediyorsa (mesela, sürekli yanlış bir şey yaptığından endişeleniyor ve kendini ortaya koyma konusunda tutuklaşıyorsa) sağlıksızdır.
Çocuklara yaptığı şeyin yanlış olduğunu öğretme konusunda en iyi öğretmenler ebeveynler değil çoğu zaman akranlar ve büyük kardeşlerdir. Onlar, çocuğun yaptığı şey hakkında iyi düşünmüyorlarsa bunu ifade etmekte kararsız kalmazlar ve çocuk, bu tepkiden davranışının yanlış olduğunu çok iyi öğrenir. Ebeveynler çocuğa itiraz eder ya da bir süreliğine yakınlıklarını geri çekerlerse, çocukta suçluluk hissi yaratacakları ya da çocuğun kendini sevilmiyor hissedeceği konusunda çok endişelenirler. Bu endişe doğru değildir, böyle bir şeyin olacağına aslında ne ebeveyn ne de çocuk inanır. Aslında, itiraz edilecek bir davranış karşısında ebeveynin çocukla arasındaki iyilik durumu devam ediyormuş gibi yapması çocuklar için en zararlısıdır çünkü bu samimi değildir ve çocuklar bunu anlarlar. Gerçek duygularımız, çocukların davranışlarının diğer insanları nasıl etkilediği görebilmelerine ve içsel kontrol kazanmalarına yardımcı olmanın en önemli unsurudur.
Ceyda örneğinde gördüğümüz gibi, ifade becerisi gelişmiş çocuklar duygularından bahsetmeyi bir tür saldırganlık şekli olarak da kullanabilirler. Eğer ebeveyn çocuğun konuşarak kendisini ezmeye çalıştığını hissediyorsa, daha küçük çocuklarda fiziksel saldırganlığı durdurmak nasıl gerekliyse, bu durumda da sözel saldırganlığı durdurmalıdır.
İyi haber şu ki: ebeveynin net sınırlar/kurallar koyması ebeveyn-çocuk ilişkisini zedelemekten çok güçlendirmektedir. Çocuğunuzla sağlıklı bir ilişki kurabilmeniz için, belirli konularda yaşanan küçük anlaşmazlık ya da kavgaların çocuğunuzla geneldeki uyumunuza zarar vermediğini bilmeniz gerekir.
Disiplin Gerçekten Önemli mi? (1.Bölüm)
Disiplin Gerçekten Önemli mi? (2.Bölüm)
Disiplin Gerçekten Önemli mi? (3.Bölüm)
Gelişim Uzmanı, Psikolog [Yazar]