Evinizde kimin sözü geçiyor?...

Evinizde kimin sözü geçiyor?...

Evinizde kimin sözü geçiyor?...

Tülay Özer

Tülay Özer

Dedenin ön plana çıktığı ataerkil, babanın söz sahibi olduğu babaerkil ve anne merkezli anaerkil aileden sonra şimdi de çocukların hakim olduğu çocukerkil aile tipi ortaya çıktı.

En sağlıklı aile tipinin babaerkil olduğunu belirten psikologlar, çocukerkil ailelerin genellikle tek ya da iki çocuklularda ortaya çıktığını söylüyor.

Psikolog Fatih Kalkınç, "Çocuk merkezli aileler sağduyudan uzaktır. Bu ailelerde yetişen çocuklar bağımlı oluyor. Evde otorite elinde olan çocukta, ciddi anlamda cinsel kimlik gelişimi olmuyor. Zevkine ve rahatına düşkün hale geliyor. Eğer anne ön planda olursa, erkek çocukta erkeksi duygular çok gelişmiyor." dedi.

"Tektir", "biriciktir" mantığıyla yetişen çocukların bir süre sonra ailesine her istediğini yaptırdığını ifade eden psikolog Orhan Keskin ise paylaşmayı sevmeyen bu çocukların bencil olduğunu, blöf ve şantajla istediklerini önce ailelerine, daha sonra da topluma yaptırmak istediklerini belirtti.

Çocukerkil ailelerde anne ve babanın kimliklerini net bir şekilde ortaya koyması gerektiğini ifade eden psikolog Kalkınç, çocuk merkezli aile olmaktansa anne baba merkezli aile olmanın tercih edilmesi gerektiğini vurguladı. Kalkınç, belirli ölçülerde disiplin kuralları olması gerektiğini, aksi takdirde disiplinsiz yetişen çocukların ilerleyen yaşlarda toplumun başına dert olduğunu söyledi. Evde otoritenin mutlaka babada olması gerektiğinin altını çizen Kalkınç, "Anne ve baba, bu kimliklerini ön plana çıkarmalı ve çocuklarına öyle davranmalı. Evde otorite belli olmalı ve kesinlikle çocukta olmamalı. Mümkünse babada bulunmalı." şeklinde konuştu.

Geçmiş yıllarda çocukerkil ailelerin fazla görülmemesinde en büyük etken olarak ailenin kalabalık olmasını gösteren psikolog Keskin, dört beş çocuklu ailelerde ister istemez otoritenin babada olduğunu ifade etti. Katıldığı seminerlerde yüzde 40-50 oranında tek çocuk sahibi insanların ağırlıkta olduğuna dikkat çeken Keskin, tek çocuğun birçok yönden riskleri bulunduğunu kaydetti. Bunların başında çocuğun paylaşmayı öğrenmemesi ve yaşıtlarıyla beraber oyun oynamada sıkıntı çekmesi geliyor. Bunun sebebinin ailenin çocuğunu çok şımartması olduğunu belirten Keskin, "Çünkü özeldir, biriciktir. Böyle olunca çocuk ister istemez bencil yetişiyor. Bencil çocuk, ben merkezli olur. Bunları yaparken, evin tek çocuğu olduğunun farkındadır. Aile isteklerine sınır koymazsa, bunlar ileride tavizlere dönüşür. Şantajla isteklerinin karşılanmasını sağlar. Mesela, ‘Bu isteğimi yapmazsanız yemek yemem ya da okula gitmem der. Böyle olunca aileyi çocuk yönlendirir." dedi. Benzer durumların iki çocuklu ailelerde de gözlenebildiğini söyleyen Orhan Keskin, ailelerin çocuklarını aşırı derece serbest bıraktığını, bu durumda da çocuğun bencil yetiştiğini kaydetti. Her iki durumda da toplum adına kaygı verici insan tipleri yetiştiğini belirten Keskin, "Ne diyor aileler, ‘Çocuktur, gençtir. İstediği gibi oynasın, dilediği gibi davransın. Bu defa çocuk, küçük bir özgürlüğü kısıtlandığı zaman olaylar patlamaya başlıyor. Özellikle gençlik döneminde ailesine, ‘evi terk ediyorum diyebiliyor. Bu durumda aile ‘sen gidince biz biteriz gibi sözler sarf ederse çocuk bunu da koz olarak kullanmaya başlıyor." şeklinde konuştu. Bu tarz davranışlarda çocukların belirli yaşlara geldiğinde sistemden kolaylıkla çıkabildiğini ifade eden Keskin, "Aile hatasını anlıyor; ancak hatasını bir anda kesmeye kalkışınca da birçok arızalar çıkıyor. Bunun için üç yaşından itibaren önlem almak gerekiyor. Çocuk belirli şeyleri öğrenmeye başladığında, bunları kontrollü bir şekilde anlatarak, otoriteyi elden bırakmadan sevgi dolu bir yaklaşımla büyütmek gerekiyor." dedi.

Psikologların sözlerine katılan Ahmet Akın isimli vatandaş, uzun yıllar çocukları olmadığını, olunca da adeta üzerine titrediklerini söylüyor. Biricik oğullarının üzerine fazla titremenin baba ve anne olarak otoritelerini sarstığını daha sonraki yıllarda fark ettiklerini belirten Akın, şimdilerde çocuklarının saygısızlığına çare olabilecek önlemler almak için çabaladıklarını, ancak birçok şeyin geçtiğini gördüklerini anlatıyor. Aile baskısı altında, çok çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak yetiştiğini aktaran Fatma Günay ise İyi niyetini çocuklarının bilerek ya da bilmeyerek suistimal ettiğini vurgulayarak çocuklarının aşırı yaramaz oldukları için insanların rahatsızlık duyduğunu söylüyor.

Bu çocuklar neler yapıyor?

Zaman zaman okula gitmeye biliyor.

Notları diğer öğrencilere göre çok düşük oluyor.

Madde kullanımı sıklıkla görülüyor.

Arkadaşımda kalacağım diye eve uğramıyor.

Farklı ortamlara çok rahat takılabiliyor.

İstediği zaman eve geç saatlerde dönüyor.

Anne ve babaya karşı saygısızlıkta bulunmaktan çekinmiyor.

 


Sizden Gelenler
Yayınlanması için gönderdiğiniz yazılar [Yazar]