Çocuğunuzun, ağlama ya da çığlık atmadan başka, istemli çıkardığı ilk “agu” sesini duyduğunuzda nasıl davrandınız? Sanırım “agu” dedi diye elinizde tabak varsa yere düştü, dikiş dikiyorsanız iğne elinize battı, maç izliyorsanız televizyonu kapattınız vb. Ne oldu? Çocuk “agu” dedi. Hemen çocuğun başına toplandınız ve gözlerinin içine bakarak, sesinizi incelterek ve biraz da yalvarır bir ifadeyle “agu” “agu” deyip çocuğunuzdan aynı sesi tekrar etmesini beklediniz.
Bir süre sonra çocuğunuz agu demeyi öğrendi ve artık karşılıklı “agu”laşmayı bir rutin hâline getirdiniz. İşte sıradan bir zamanda âniden ortaya çıkan ve hoşunuza giden bir davranışı ilgi göstererek ödüllendirdiniz. Sonra bir akşam bebeğiniz “baba” dedi. Aynı eli ayağına dolanmışlık, şaşkınlık, telaş ve sevinç kapladı evinizi ve emin olmak için bir iki tekrar daha duymak istediniz. Evet bebeğiniz gerçekten “baba” diyordu. Aynı olumlu ilgiyi “baba” dediğinde almaya başladı çocuğunuz. Arasıra eski alışkanlık olarak “agu” demeye devam ediyordu ama sizden aynı ilgiyi maalesef göremiyordu. Bir süre sonra çocuğunuz ilgi görmeyen bu davranışı kendiliğinden terketti. İşte size birinci kural. Bir ödülle desteklenen davranış güçlenerek tekrarlanır yani olma sıklığı artar. İlgi görmeyen ya da bir ödülle desteklenmeyen davranış söner. Burada gözden kaçırmamanız gereken bir ayrıntı var. Siz ilgi ya da ödülle çocuğunuzun davranışlarını değiştirirken aslında o da sizin davranışlarınızı değiştiriyordu. Onun ağzından çıkanlara dikkat kesilmeniz, sesinizi değiştirerek onunla konuşmaya çabalamanız, ona daha yakın olmanız, başına gitme sıklığınızın artması vb. gibi. Bu kural bize şunu gösteriyor: Bir davranış oluştuktan sonraki tutumunuz, davranışın devamı veya yok olması açısından büyük önem taşıyor.
Çocuklarınızın olumsuz davranışları karşısında paniğe kapılmanız aslında o davranışların yapılma sıklığını artırmaktan ve hatta bunları size karşı bir silah olarak kullanmalarından öteye bir getiri sağlamaz. Olumsuz davranış öğrenilir. Anne babalar “olumsuz” davranışı ödüllendirerek, “olumlu” davranışı önemsemeyerek çocuklarını olumsuz davranışa teşvik ederler.
DEĞİŞİM SİZİNLE BAŞLAR
Çocuklarınız “olumsuz” davranışı öğrendikleri gibi, “olumlu” davranışı da sizin yönlendirmeniz neticesinde öğrenebilirler. Eğer siz çocuğunuzla problem yaşıyorsanız problem tek taraflı yaşanamayacağı için bunun bir parçasısınız demektir. Eğer problemin parçası iseniz çözümün de parçası olmalısınız. Çözüm için sizin de davranışlarınızı değiştirmeniz gerektiğinin farkında olmalısınız. Fakat çocuğunuzun sorumluluklarını yükleniyorsunuz ve sürekli sızlanması, ağlama nöbetleri geçirmesi sonucunda yıpranmış ve cezalandırılmış hissediyorsanız, toplumda utanç yaşamamak için ona teslim olmayı düşünüyorsanız ve onun davranışlarından dolayı üzgün ve suçlu hissediyorsanız “Siz çocuğunuzu değil, çocuğunuz sizi kontrol ediyor olabilir”. Bu durumda problemin çözümü ancak çocuğunuza boyun eğmekle mümkün olabiliyordur. Siz onun davranışlarını değil o sizinkini yönlendiriyordur. Bu nedenle bu tutum ve tavırlardan vazgeçmeli ve anne–baba olduğunuzun farkına varmalısınız. Bir sıvı içinde bulunduğu kabın şeklini alır, aynen bir sıvı gibi çocuğunuz da sizin anne-baba olarak verdiğiniz eğitime uygun şekillenecektir.
ÖNLEYİCİ BAKIM
Arabanız düzgün çalışırken kaputu kaldırıp kontrol etme ihtiyacı duymazsınız, umursamazsınız bile. Fakat arabanız garip sesler çıkardığında görmezlikten gelemezsiniz. Tıpkı arabadan gelen sesler gibi çocuğunuzun olumsuz davranışları ve yaramaz tavırları da onunla ilgilenilmesi gerektiğini, çözülmesi gereken bir problemi olduğunu göstermektedir. Belki de bu, çocuğunuzun, problemine ilgi göstermenizi isteme yöntemidir. Öyleyse herşey yolunda gittiğinde çocuğunuzun olumlu davranışlarını güçlendirerek önleyici bakım yapın. Ona ilgi ve dikkat gösterin; harekete geçmek için problemlerin oluşmasını ve çoğalmasını beklemeyin.
DAVRANIŞ SÖZLEŞMESİ HAZIRLAYIN
Bu aşamada anne-baba bir aile toplantısı düzenleyerek çocuğun bir çok olumlu davranışı olduğunu, bunlardan dolayı çok hoşnut ve mutlu olduklarını fakat onları rahatsız eden bir takım davranışlardan ötürü kendilerini kötü hissettiklerini söyleyerek söze başlayabilirler. Beklenen olumlu davranış şeklinin ne olduğu birlikte kararlaştırılır. Bu davranışların uygulanabilmesi ve takibi için bir proje çalışması hep birlikte geliştirilir. Burada önemli olan bu davranışların yazarak veya resimlerle desteklenerek net olması ve bu davranış listesinin kısa tutulmasıdır. Ayrıca anne-baba çocuğun bu davranışları değiştirebileceğine inandığını eklemelidir. Beklenen davranışlar gerçekleştiğinde bunun farkına varıldığı belli edilmeli ve çocuk ödüllendirilmelidir.
GERİ BİLDİRİMİ ÂNINDA VERİN, SONRA DEĞİL
Çocuğunuzun olumsuz davranışlarını değiştirmek için gösterdiği çabası ve başarısı konusundaki güzel duygularınızı (onunla gurur duymak, mutlu olmak gibi) kendinize saklamayın ve ona davranışı ile ilgili bu duygularınızı iletin. Buna geri bildirim diyoruz. Geri bildirimlerin etkili olması için olumlu davranışın hemen ardından olması gerekir. Olumsuz davranışların geribildiriminin de davranışın hemen ardından olması gerekmektedir. Yani annelerin çok sık kullandığı “AKŞAM BABAN GELENE KADAR BEKLE” sözü hem geçersiz hem de etkisiz bir sözdür. Çocuğun dikkat aralığının dışındadır. Akşam baba eve gelip ceza bile verse davranış değişimi konusunda beklediğiniz faydayı sağlamaz.
BELİRLİ OLUN
“Sen iyi bir çocuksun”, “Aferin” gibi ifadeler yeterli bilgi içermezler. Bu nedenle geri bildirim verilirken hangi davranış ile ilgili olduğu açıkça belirtilmelidir. “Güzel kızım ben konuşurken beni sessizce dinlemen çok hoşuma gitti” gibi.
EĞER DURUM KÖTÜLEŞİYORSA, DOĞRU YOLDASINIZ
Olumsuz davranışı görmezden gelmenize rağmen durum kötüye gidiyorsa bu durum doğru yolda olduğunuzun bir işareti olabilir. Bu, ağrıyan bir noktaya dokunduğunuz anlamına geliyor. İnsanlar alıştıkları ilgiyi yitirdiklerinde tipik olarak sinirlenir, dayatmalarını ve olumsuz davranışlarını şiddetlendirirler.
HEDEFİMİZ DAVRANIŞ, KİŞİLİK DEĞİL
Davranışın olumsuzluğunu iletmeniz gerektiğinde bunu olumlu bir şekilde yapın. Eğer kişiliğine saldırıya geçerseniz (senden ne köy olur, ne kasaba) vb., bu tacizler sadece daha fazla öfke ve iletişim eksikliğine neden olur. Bunun yerine “Bu doğru değil kızım, daha iyi nasıl yapacağını sana göstereyim” demek daha uygun olacaktır.
CEZAYA ALTERNATİF
Olumsuz davranışlar karşısında görmezden gelme etkili olmazsa cezaya alternatif olarak ödülleri ve ilgiyi geri çekerek olumsuz davranışların sönmesi sağlanabilir.
TEK BAŞINA BIRAKMA ve ZAMAN SINIRLAMASI
Ceza alternatiflerinizin de çocuğunuzun olumsuz davranışlarını ortadan kaldırmasında etkisi olmazsa, çocuğunuzu oyuncak veya dikkat dağıtacak herhangi bir şeyin olmadığı bir odaya veya köşeye 5-10 dakika kadar hapsetmek bir çözüm olabilir. Bu cezanın uygulanmasında en kritik nokta çocuğun hangi davranışından dolayı bu cezayı aldığını çok açık bir şekilde bilmesi ve içeride yalnız olarak geçireceği zamanı da bilmesidir. Bunun için bir çalar saat yardımı alınabilir yani şu çubuk şuraya gelene kadar ya da saatin alarmı çalana kadar burada kalacaksın gibi. Bazı ailelerin çocuğu önce dövüp sonra da uzun bir süre karanlık bir odaya hapsetmeleri son derece bilinçsiz ve çocuğun kişilik gelişimini olumsuz etkileyecek bir davranıştır. Zaman sınırlaması bazı psikologlara göre çocuğun yaşıyla doğru orantılı olarak düzenlenir. 3 yaş çocuğu için 3 dakika, 5 yaş çocuğu için 5 dakika gibi.
SİZ BİR EKİPSİNİZ
İstikrarlı olun ve eşlerin bir takım olarak hareket etmesi gerektiğini unutmayın. Birbirinize destek olun. Fırsat buldukça birlikte dışarı çıkın, ortak aktiviteler planlayın. Eşinizle nasıl geçindiğinizi gözden geçirin. Diğer meseleler üzerinde iletişimde güçlük yaşayan çiftler anne-baba iletişiminde de güçlük çekerler ve bu çocuklara yansır.
PROBLEM KİMİN
Farzedelim Ayşe adında bir kızınız var ve siz Ayşe’nin bazı davranışlarından oldukça şikayetçisiniz. Bu durumda aslında Ayşe’nin de aynı davranışlar ile ilgili bir rahatsızlığı olup olmadığını öğrenmeniz gerekiyor. Belki de Ayşe bu davranışlarıyla ilgili olarak herhangi bir suçluluk, pişmanlık ve kurtulma duygusu içinde değildir. Yani Ayşe açısından sorun yoktur. O halde bu davranışı Ayşe açısından da problem hâline getirmeniz gerekir. Ödül ve ceza yöntemiyle onun hayatına seçenekler katar ve onu davranışlarının sorumluluğu ve karşılığı ile başbaşa bırakabilirsiniz.
KİMSE MÜKEMMEL DEĞİLDİR
Bütün bu çabalar içindeyken belirlediğiniz olumlu davranışların gerçekleşmesi sırasında mutlaka bir performans değerlendirme ölçeğiniz olsun ve olumlu davranışı en az yüzde kaçlık bir oranda çocuk doğru yerine getirirse bunu kabul edebilirsiniz belirleyin. Yani davranışın yüzde yüz başarıyla yapılması değil, yüzde 60 ve üzeri doğruluk da övgü alabilsin. Yani atılacak küçük adımları destekleyin. Bu yüzden bazı küçük hatalara göz yumun.
TÜM BUNLARI NİÇİN YAPIYORSUNUZ?
Olumlu davranışı desteklemek için sözlü övgülere, sarılmalara ve sırtını sıvazlamalara devam edin. Dış uyarıcıların (yıldızlar, haklar, vs.) amacı, sosyal uyarıcıların (sarılma, gülümseme, övme vb.) değerini artırmaktır. Amaç yavaş yavaş resmi tablolardan, davranış sözleşmesinden ve dış uyarıcılardan/ödüllerden uzaklaşarak kullandığınız kelimelerin güç kazanmasıdır. En sonunda, sadece övgüler, sarılmalar, ve “ses kontrolü” doğru davranışı sağlayacaktır.
ÇOCUĞUNUZU GÜNDE 3 DEFA ÖVÜN, FARKI GÖRÜN
Eğer bütün burada aktardıklarımın işe yaramayacağını düşünüyorsanız olumlu bir davranışı için çocuğunuzu günde 3 defa övün, farkı görün. Sakın seminerde bir velinin söylediği gibi, bakıyorum ama övecek bir davranışını göremiyorum demeyin. Hiçkimse görmek istemeyen biri kadar kör değildir. Görmek isteyin ve görün...
Yavuz Yıldırım
Kaynak: Zafer Bilim Araştırma Dergisi 339
Yayınlanması için gönderdiğiniz yazılar [Yazar]