39.hafta itibariyle bebeğin kilosu 3200 grama, boyu ise 55 santimetreye ulaşmıştır. Artık fiziksel olarak fazla değişmeyecek olsa da bebeğin beyni ve ciğerleri hızlı bir şekilde gelişmektedir. Genetik özellikler, çevresel faktörler ve cinsiyete göre değişen boy kilo oranları hakkında söylenebilecek en genel yargılardan birisi; erkek bebeklerin genel olarak kız bebeklerden daha ağır oldukları şeklindedir. Bebeklerin renk pigmentleri henüz gelişmediğinden esmer bebekler bile bu dönemde beyazımsı bir renge sahiptirler. Normal şartlar altında bebek artık pelvise düşmüştür ve bundan dolayı anne adayının yürümesi biraz daha zorlaşmıştır. Anne karnındaki bebeğin vücudunu kaplayan sümüğümsü yapı, bu haftalarda soyulmakta ve altından yumuşacık deri çıkmaktadır. Yağ dokusu her geçen gün artan bebek, doğumdan sonra rahatlıkla vücut ısısını ayarlayabilecektir.
Doğumun yaklaştığını gösteren belirtiler çoğaldı.
Anne adayının rahim kaslarını doğuma hazırlayan kasılmalar sıklaştı, vajinal akıntılar artmaya ve yoğunlaşmaya başladır. Rahim ağzını yıkayan sümüksü tıpa artık akıntılarla birlikte düşer, akar, rahim ağzı genişleyip inceldikçe oradaki kılcal damarlar da yırtılır ve bu sebeple vajinal akıntılar pembemsi, kırmızımsı renkte olur. Eğer anne adayı bir anda idrar kaçırmış gibi hissederse ve bir miktar su gelmişse, işte bu durum “nişan gelmesi” olarak adlandırılır ve doğumun başlamak üzere olduğunu haber verir.
Bebek hareketlerinin azalması korkutmasın.
Bu haftalarda bebek, maksimum büyüklüğe erişmiştir ve amniyon sıvısı da azalmıştır. Bebek artık bulunduğu ortama zor sığmakta ve bu sebeple de hareket etmekte zorlanmaktadır. Zaten doğum yaklaştığı için büyük bir ihtimalle baş aşağı duruş, doğum pozisyonunu almıştır. Bebek, çok fazla hareket edebileceği bir durumda değildir. Bununla birlikte bebeğin koordinasyon yetisi de gelişmiştir, önceki haftalardaki gibi istem dışı hareketler, dürtme, tekmeleme davranışları da gözlenmez.
Doktoru aramayı gerektiren acil durumlar.
Birkaç damlalık kırmızı lekeler artarsa, günlük petler yeterli gelmediğinden adet dönemi petleri kullanmak gerekirse mutlaka doktor aranmalıdır. Bununla birlikte ateş, ani bulantı ve kusma, pis kokan vajinal akıntılar da gebelik için tehlike alarmlarıdır. Ayrıca artık son haftalar girildiğinden kasılma ve ağrılar sıklaşmıştır. Ancak bu kasılma ve ağrıların dayanılmaz şiddette olması, hareket edince, pozisyon değiştirince azalmaması, geçmemesi bir şeylerin yolunda gitmediğini gösterdiğinden doktora başvurmak doğru olacaktır.
Doğumdan sonra vücut da değişecek.
Ortalama 12-15 kilo alan anne adayı sağlıklı bir bebek dünyaya getirdikten sonra tüm sorunlar, endişeler bitmiş olmuyor. Yıllarca alışkın olduğu vücut ölçülerinin ne kadar büyük çapta bir değişikliğe uğradığı hamilelik döneminde pek fazla fark edilmez. Ancak doğumdan sonra aynaya bakan, eski kıyafetlerini giymek isteyen kadın için psikolojik olarak zor bir dönem başlayabilir. Örneğin gebeliği boyunca 6-7 kilo almış bir anne, normal bir doğum yaptığında muhtemelen 8 kilosunu doğumla birlikte vermiş olacaktır. Bu durumda fazladan 8-9 kilo kalır. Doğumdan sonraki altı ay içinde sıvı tüketimini artıran, günde 2,5 litreden fazla su içen, hafif egzersizler yapan ve yağlı, salçalı yemekler değil de çeşitli çorbalarla beslenen anneler bu kilolardan kolayca kurtulmaktadırlar. Ancak doğumdan sonra da yediklerini kısıtlamayan, spor yapmayan kadınlarda gebelikte alınan kilolar bir ömür boyunca kalıcı olabilmektedirler.