32. hafta itibariyle bebek, yaklaşık 45 santimetre boyunda ve 1800 gram ağırlığındadır. Bebek büyüdüğünden rahimdeki hareket alanı da daralmaktadır. İşte bu sebeple bebek yavaş yavaş doğumun gerçekleşeceği pozisyonu almaya başlar. Bebeğin derisinin altında yağ tabakasının oluşmaya, kalınlaşmaya başlamasıyla birlikte bebeğin teni de yumuşar, doğumdaki pamuksu hali alır. Bu arada saçlar çıkmaya devam ediyor ve el, ayak tırnakları da yavaş yavaş çıkıyordur. Bu arada bebek parmaklarıyla, yumrukla ve dirseklerle annenin kaburgalarına vurmaktadır. Şiddetli bir baskı ya da basınç hisseden annenin küçük bir şeyler atıştırması, duruş ya da yatış pozisyonunu değiştirmesi gerekir. Doğum sonrasında emme ve nefes alıp vermesini kolaylaştıracak egzersizleri de bebek, bu dönemde anne karnında yapmaktadır. Hatta ultrason görüntülerinde bebeği parmak emerken görmek mümkündür.
Doğum izni yasal süreci için son bir hafta kaldı.
Çalışan hamileler 32. haftanın sonunda yasal olarak doğum iznine ayrılma hakkına sahip olduklarından, eğer doktor bu haftadan sonra çalışmayı uygun görmezse anne adayı doğum iznine ayrılabilir. Ancak anne adayının her hangi bir sağlık sorunu yaşamadığı, kendisini çalışabilecek kadar zinde ve enerjik hissettiği gebeliklerde 37. haftaya kadar da çalışılmasında sakınca yoktur. Bu sayede yasal doğum izni doğumdan sonra bebekle daha çok vakit geçirebilmek için kullanılabilmektedir.
Doktor kontrolleri sıklaştırılmalı.
Bu hafta itibariyle anne adayı iki haftada bir değil, her hafta doktor kontrolüne gitmeli ve bu son dönemleri doktoru ile birlikte sıkı sıkıya takip etmelidir. Zira olası bir sorun, terslik, erken doğum belirtisi gözlendiğinde zamanında müdahale edilebilmesi mümkün olacaktır.
Nefes darlığı ve mide yanması sorunları devam ediyor.
Son 2-3 haftadır artarak devam eden soluk alıp verme zorlukları ve mide yanmaları doğuma kadar da süregelecektir. Bebek büyüyor, alınan kilolar artıyor mideye ve bağırsaklara uygulanan basınç da tam bu paralel de fazlalaşıyor. Bunu önlemek mümkün olmasa da dik oturup dik yürüyerek, yastığı dik konumda tutup uyumaya çalışarak, sık aralıklarla küçük porsiyonlarda yemek yiyerek bu sorun bir nebze olsun azaltılabilmektedir.
Bel, sırt ağrıları ve hareket kısıtlılığı artmakta.
Annenin karnı büyüdükçe doğal olarak vücudun ağırlık merkezi de değişmekte ve dengeler bozulmaktadır. Hamilelik öncesinden çok daha fazla ağırlığı taşıması, ayakta tutması gereken bel ve sırtta da zorlanmalar olması normal karşılanmaktadır. Bu bağlamda hem ağrıyı azaltmak hem de bu dönemden kaynaklanabilecek duruş bozukluklarını önlemek için dik yürümeye, oturmaya ve uzun süre aynı pozisyonda durmamaya özen göstermek gerekir. Bununla birlikte artık ağırlaşan vücut annenin günlük hareketlerini kısıtlamaya başlamıştır. Her hangi bir sorun yaşanmaması için ani hareketlerden kaçınmak ve daha dikkatli hareket etmekte fayda vardır. Ancak günlük egzersizlerin, yürüyüşlerin yapılması da kesinlikle ihmal edilmemelidir.
Düzenli, dengeli, yeterli, kaliteli beslenme şart.
Normal dönemden 300 kalori daha fazlasına ihtiyaç duyan anne adayı besleyici gıdalar tüketmeye özen göstermelidir. Zira fazladan yağa değil, kalsiyuma, vitamin, minerale enerjiye ihtiyaç vardır. Bu bağlamda tam tahıllı besinler, meyveler, sebzeler ve kalsiyum içeren besinler önerilmektedir. Ayrıca bebeğin büyümesini ve hücre bölünmesini destekleyen proteinli beslenmeye de ağırlık vermek bu dönemde çok faydalı olacaktır.